ondokuz mayis Üniversitesi ilahiyat faiÜl lesi...

23
ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi lll! - lll DERGISI SAYI: 10 ,. Samsun - 1881 ·

Upload: others

Post on 05-Jun-2021

11 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi

iLAHiYAT fAIÜL lESi lll! - lll

DERGISI

SAYI: 10

,.

Samsun - 1881 ·

Page 2: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

INilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili

Sayı : 10 . Samsun 1998

,..

· Sahibi:

ilahiyat Fakültesi Adına:

Prof. Dr. Hüseyin PEKER

Mesul Müdür:

Yayın Komisyonu·Adına:

Prof. Dr. Mustafa Zeki TERZİ

Yazı işleri Müdürü:

Yrd. Doç. Dr. Yavuz ÜNAL

Dizgi veMizanpaj:

Arş. Gör. Vejdi BİLGİN

Baskı:

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Matbaası

Dergide yayınlanan yazıların bilim ve dil yönünden sorumluluğu yazariarına aittir.

Page 3: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

•. * KONUSAN IIR' AN~SESSIZ lll' AN -iMAMİ-Sİİ· .. TlflilffN. ESIS LA RI VE

GELiSiMi .. . .· . . ' ·. ** Mahmeud AY lll . ·

Cov .: Ir. Mustafa lll El ... '· .. ; ...

. *** Ar-~Gir. Ili 'IIIUH

Şii takvası müslüman 'toplumw:ı dM yaşantısında önemli bir yer iŞgal etrriektedir. Müslüınanlara göre Kur'an bu dünya ve ahiret için bir rehberdir .. Bu nedenle Kur'an'ı anlamanın ilmi olan tetsir, bilgisizlik ve bundan kaynaklanan · itaatsiziikten dolayı Allah' ın cezalandırni.asından korkma; ve Allah'ın lütfunu ve O'nun emirlerini anlama ve bu sayede O'tıa itaat etme suretiyle ôdüllendirilmeyi ümit etme anlamına gelen takva­nın bir ürünü olarak kabul edilebilir. Şiitoplumu için Kur'an tümüyle bu, hatta bundan daha öte bir anlama gelir. Tefsir de aynı şekilde mağlubiyet ve lıayal kırıklığı, ümit ve aşın sevincin; ölüm ve ahirete ilişkin inançlaiın bir ürünüdür. Tefsir sayesinde inananlar ile onların rfihfu:ıi liderleri olan İmamlar arasında bir ilişki tesis edilmektedir. Tefsir, ilahi kelamın insfu:ıi­leştirllmesi ve insan ruhünun ilahileştirilmesidir.

Çevirisini sunduğumuz "The Speaking Qur'ôn and the SilenJ Qur'lin: A Study of the Principles and Development .of Imômi Shl'i taftir" başlıklı bu makale; editörlüğilnü Andrew Rippin'in yaptığı Approaches to the Hıstory of the İnıerpretation of the Qur'linadlı derlemenjn177~198. sayfalanıirasında yer almaktadır. · .

•• MahmoudAyotib; Beyrut Amerikan ve Pensilvanya üniversitelerinde eğitim gördü ve ı 975'te Harvard Üniversitesi'nden DinlerTarihi'alaninda Ph.D. ünvanını aldı. Şu anda Toroıito Üniversitesi'nin Dini Araştırinalar Merkezi'nde araştırmacı ola­rak çalışmaktadır. Yayınlan arasında, Redemptive Suffering in Is/om (1978)ve The Qur'lin and its lnterpreters (l 984) bulunmaktadır. Bu son eseri, 10 cilt ola­rak tasarlanan bir projenin birinci cildini oluşturmaktadır. Bunun yanında İslam ve Kristoloji üzerine. pekçok makalesi ,bulunmaktadır. Ja'far. al-SfJdıq, Life and Times ve Towartls an Islomic Christology: Studies in Muslim Jliews of Jesus konulu çalışmalan devam etmektedir. Son çalışması, Kanada Birleşik Kilisesi ta­rafından desteklenmektedir.

••• O. M. Ü. !Iahiyat Fakültesi.

Page 4: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

Şii tefsir, kendi bütünlüğü içerisinde herhangi bir konunun, bırakı­mz karşılaştırmalı olarak çalışılınasım, kapsamlı bir çerçevede ele alınması için bil~ oldukça geniştir. Araştırmaların Sünni İslam üzeriı:lde odaklanma­sı sebebiyle, batilı bir din araştırmacısının Şii düşünc~si ve takyasına aşina edilmesine daha. da. çok ihtiyaç .· b~lunınaktadır .. Bu ·husus, çalışmamızın, amacı çerçevesinde d3ııa· sonra··ele alacağı bir' hadisedif:· Batı'da büyük ölçüde bilinmeyen veya okunmayan Şii ~te~ün geniş külliyatına dönü­lycek olursa biz, ilk olarak Ş:ll imam anlayışının vahye göre konumunu suna­cal< <atdıtıda:ıı genel hatları çerçevesinde Ş:ll tefsirin tarihini kısaca özetleyip gelişimiıU,ı,ı temel . çizgilerini ortaya koymaya çalıştıktan sonra, sonuç olarak ·~. sıif teorik bir yapıya bürünınemesi için çok önemli bir ayet lizerinde:çlurarak (Maid,e, 5/67) tefsirin gelişimini gözlemleyeceğiz.

1. iMAMLAR VE KUR'AN

Tüm diğer kutsal metinlerde olduğu .. gibi Allah'ın müslümanlara gelen vahyi olan Kur'an, insam bo~t ol.ıllitksızıntam olarak aniaşılamaz ve değeri takdir edilemez. Bu (insam) boyut ilk ~larak il§m kelaıİıÜı alıcısı, insanlara nakledicisi ve yorumlayıcısı olan Muhammed' de txzahür etmiş~ tir. Söz .konusu boyutun ikinci ve bir o kacİaı: da ön,~mli olan., yönÜ, Kur'an'ın toplum içinde yaşaması; ve kendi gücü ve otoritesinden kay,. naklanan hayatıdır, Kur'an'ı, sorgulamaksızın kabul etıneleri, sayesinde peşpeşe gelen müslüman nesiller, O'nun .otantikliğiİıe <:Iair keııcliieri için güçlü. şehadetler temin-etmişler; "her tür se~ ye harf.sınırlılı~dan uZ<l}{ olım" ezeli ve ebedi.İI§m Kelam'ı Ç>zümsemeleri su!etiylede O'na Tilavet veya Kıraat (okuma), Kitdbe veya N es h (yazına veya kopyalama) .ye Tef­sir (yorumlama) ilimleri aracılığıyla bir güç ve .canlılık kazandırmışlardır.

Kur'an kanalıyla gerçekleşenİI§m olanla insani olan arasındaki i­letişim, il§m vahiyde iki terim ile açiklamr: Harfi olarak indirme aıılamın­daki Tenzfl (İndinne) ve atılamın beşeri açılımı miınasındaki Tefsir.· Tefsir süreci, toplum hayatuidaki değişmelere yön vererek ve zaman zatnan mey­dana gelen üzücü ve acı. verici hadiselerde toplumu teselli ederek, toplum hayatının değişmesiyle gelişmeye • devam etmekt~r. Yine denilebilir ki Allah; insanlık tarihinin içkin bir hillcimi olarak kalırken malılllkattan aş­kın; O'nun kelamı da. insanlık tarihine iştirak ederken ondan aşkındır. Eğer Kur' an, insan davramşına alıiili ve rOJıani bir rehber olarak hizmet etmek ederse O, anlaşılınası :ve düşünülmesi gereken bir rehber olması açısından insanlık tarihi içerisinde yer alır. 1 Kur' an, gerçek anlamının yalmzca Allah tarafinelan b ilinebileceği yönüyle ·insanlık tarihinden aŞkiridır? ·Bu aşkıiılık,

1 Bkz. Bakara, 2/1-5; Muhammed, 47/24. 2 Nisa, 3n.

424

Page 5: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

sadece basit bir güç ve heybet değil, aynı zamanchı "mutlak olma"yı göre­celi olaı:ak ortaya çıkabilecek her türlü kanşıklığa· karşı koruma anlamına gelmektedir. O nedenle müslüıııanlar, özellikle Şii müslüıııanlar, A1lah'ın Muhamıned'e hem Kur'an'ı hem ele. O'nun yorumunu vahyettiğini savunurlar? Kur'an;ın kutsal metni, yani "iki kapak arasındaki" muhteva, Muhamined'in mü'minlerin geneline öğrettiği şeydir. Buna mukabil O'nun tefsirini ise İmam-· lara yani Ehl-i Beyt seçkinlerine tahsis etmiştir. Dolayısıyla İmamların Kur'aiı karşısında özel bir konumları vardır ki bu,· Şii tefsire yegane bir karakter yük­lemektedir. İslfun, nebevi bir tarih görüntüsü arzeder; peygamberler insanları Allah~a götüren rehberler ve insanlık•modelleri olarak görülürler. Yeryüzüne Allah'ın halifesi4 olarak yerleştirilen Adem, aynı zamanda ilk peygamberdi. Bununla birlikte bu ilahl hilafet, seçkin bir veraset anlamına da gelmiyordu. Bı..ıııun sebebi de .Adem ve evlatlarının sadece peygamberler olarak değil, aynı zamanda bozulmaya eğilimli ve yeryüzünde kan akıtan mükemmel olmayan varlıklar olarak görülmeleridir. Bu sebeple de peygamberler hata ve noksan­lıktan korunmuş olma (ismet) gibi önemli bir nitelik sayesinde diğer insanlar­dan aynlmışlardır. Bu yüzden peygamberler Kur'an'la,birlikte ilahl aşkınlığın mahiyetine bir şekilde ortak ohnaktadırlar.

Kur'an müslümanlar için Muhammed'in baş örnek olarak vasıta olmaklığıyla Allah ve insanlık arasında orta bir noktada durmaktadır. Bunun yanısıra peygamberler, Kur'an'ın örnekleri olan İmamlar'ın vasıta olmalarıyla da ilahlkelam ileinsanlar arasında bulunmaktadır. Bundan da öte şu söylene­bilir: Özel bir aiılamı da peygamberler; Allah'ın yeryüzündeki halifeleri, İ­mamlar da; halefierinin olduğu kadar peygamberlerin halifeleridir. Onların

beşeri nitelikleri sayesinde insanoğlu genel anlamda, takva ve imana dayalı bir imtiyaz olan Allah'ın halifesi olma imtiyazına ortak olmaktadır.5 öte yandan peygamberler ve imaınlar, ilahl bilgiye vans olmalarıyla da seçilmiş kimseler­dir. Dolayısıyla Kur'an ilk olarak kendilerine verildiği, onların aracılığıyla da diğer insanlara ulaştığı için peygamber Muhammed ve O'nun soyundan gelen İmamlar, O'nun tamanlamını bilirler. Şiiler'in altıncı İmaını Cafer es-Sadık ve dört siinnl hukuk ekolünden birisinin kurucusu olan Ebu Hanife arasında ger­çekleşen uzun bir konuşmada İmam şöyle der: "Allah bu bilgiyi (Kur'an'ın bilgisini) sadece Kitab'ın kendisirie indirildiği gerçek ehline vermiştir ... Bu bilgi, peygamberimizin soyıından gelen seçkin kimselere aittir ... 'ı6

3 Şeyhu't-Tiiife Ebi'ı Ca'fer et-Tflsl, Ti!/siru't-Tibylin, ed. Ahmed Habib Kusayr el-Amili, (Necef, tarihsiz), I, 4 (Yazann takdimi).

4 Bkz. Bakara, 2/30-37. 5 Bkz. Ni'ır, 24/55. 6 Seyyid Ebu'I-Kasım el-Mi'ısevi el-Hfıi, el-Beyan fi Tefsiri'l-Kur'an, (Beyrut,

1394/1974), 267'de zikredilınektedir.

425

Page 6: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

. · Kur~ ruı, Allalı'la ·ilgili özet· bir konuma- sahiptir; Allah tarafından Levh-i,MahjUt'da koiiınl.nuşturve onun yeryüzündeki gücünün sıradağhi­rm _taşıma kapasitesinin: ötesinde olduğu ifade edilir. 7 ·Kur~ an, insanlar için bu dünyada ~ağlık ve huzur; öteki dünyada mutluluk ve teselli kaynağıdır.·· • .. ' .,· ," ' . ' ·' ', . .

-.. İmamlar bu niteliklerde K~r~ruı ile:ortak:tırlar vegerçekte O'nunla özdeşleşmişlerdir. Oı.ılar, varlıklar yaratılmadan önce Allah'ın nurundan, teşkil.edilmiş bir surette O'nunlabirlikteydiler. :flerşeyİll varlığa getirilme­si de ·onlann.yüzüsuyu .hürmetine. olmuştur. Uzun .bir savunmacı tak:cliın boyunca Tefsiru_'t-Kummf editörü, İınaıillar'ııı,_mahlllkatın :;ımacı; onların yaratılmalarınm aınacın,ıı da Hakikat'in (yani Allah'ın) amacı olduğu üzerinde ısrarla durur. O, daha da öte, Allah'ın, tüm varlıJdan kendisine ibadet etmeleri için y~ratması nedeniyle, ibad(;}tin Allah'a olduğu gibi iman etmeksizin kabul edilemeyeceğini ifade eder. İman da aııca.k bilgi kanalıyla elde edilebilir. .Böyle bir -bilgiye de sadece Allah adına konuşruı peygamber.ve peygamberin öğretileriyle ilişkisi olruı ve O'nun mesajının yorumlarını yapruı İmamlar aracılığıyla ulaşılabilir, Buradruı haİeketle müellif, imani tayin etıile­nin ve insruıları İmama yönlendirmenin Allah'ın yapması gereken .bir yüküm­lülük olduğu sonucuna vannaktadır. Zaten bu yüzden Kur' ruı'ın insanlarla ilgili ve oıiıaı: için indirildiği :görüşü ısrarla beniınsenniiş değildir. 8 . ".' '. .,., .

· . Şii ve Sünni hadisçilerce (çeşitli varyantlanyla) rivayet edilen u­zun ve oldukça meşhur olan bir hadise göre Kur' an, .Büyük Ağırlık (<~s­sikalu'l-ekber), İınaınlar da Daha Hafif Ağırlık (es-sikalu'l-asğar)'dır: Muhammed'in eşlerinden biri olan_ .Ümmü Seleme;ye dayanılarak nakledi~ . : . . '

len hadiste bize bidirildiğine göre; peygamberin son hastalığı esnasınçla O, huzurundaki sahabilere şöyle demiştiı:: "Sizden aynlınam yakındır, .. Vefat ettirilıneden önce sizlere şunu s()ylüyorum: Size benden sonra. uy<ıcağmız şey .olarak Allah'ın Kitabı ve Ehl:-i' Beyt'imi bırakıyorum .. "9 Ali'nin vefa­yeline .delil .olması bakımından el-Ayyaşi tarafındau -zikredilen bir başka versiyona göre rivayet edilmiştir ki; Muhammed ehl-i beyti hakkında şun-:­lan tekrarladı: "Lfitufkar ve herşeyi bilen Allah bana şöyle dedi: Onlar (o iki, ağırlık) bana (kıyamet gününde) kavuşuncaya kadar birbirlerinden aynlmayacaklardır ... Onlann (Ehl-i Beyt'in) öııüne geç~eyin, yoksa sa­pıklığa düşersirıiz; onlardan geri de kaımayın, bozulursunuz; onlara öğ:-

7 Bkz. Burilc, 85/22; Haşr, 59/21. 8 Ebu'I-Hasan Ali b. .İbrahim el-Kuı:nın1, Tefsiru'l-Kummf, ed. es-Seyyid el-Mfisev1 · el-Cezairi, (Necef, 1386), I, 18~i9. · · ·

9 Molla Muhammed Biikır el-Meclisi, Bihiiru'l-Envlt'r, (fahrari/1387), XCII, 79.

426

Page 7: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

retmeyin, zira onlar sizden dalıatazia bilgi sahibidirler."10 ...

, .. - .. :;, ·:: ..

Kur'an, Muhammed'in kıyamet gününde Allah'·a Şikayette bulu­nacağını, "Allah'ım, ka~ bu Kur:ari'ı terkedilmiş olarak bıraktı"'diye­rek ifadeletıdirir (Furkfuı, 25/30). Bu ayete dayanarak . Şii dindarlığı Kur'an'a yan insam bir kişilik vermiştir. Dolayısıyla Kur'an bizza~, in­sanlarla bir kısmı için aracılık ederek, bir kısmını da kınayarak Allah)n huzurunda tartışacaktadır. Şii geleneğinde bu "iki ağırlık" birbiriyle ilişkili olduğu için, insanlar her ikisinden de Hüküın Günü'nde Muhammed'in ailesine sevgi duyrnalan ve; Kur'an'ın öğretilerine .bağlı kalmabın açısm­dan sorgriya çekilecekler; böylece yargılanıp ödüllendirilecekler veya ce-zalandınlacaklardır. 11

. . · ·

. Geleneğin, . jns~ık · tarihiıiiıı etrafında dönüp-dolaştığı söylenen merkezi. ·bir olaya b3:şlangıç olarak hizmet eden ·öncelikli tarih. ile lıişkisi olduğu, dinler tarihinde iyi bilinen bir prensiptir. Böylece İncil tarihi ve de insan aklı, erken dönem kilise babaian tarafından İsa ;riın Gelişin~ Hazır­lık (Preparatio Evangelica) olarale görlilınüştür. Aynı şekilde Şii müslümanlar peygamberlerin mührü olarak Muhamıned'i, O'nun vekilleri olarak· da İmamlar 'ı tüm yaratıklarm varlık· nedeni (raison detre) olarak ·görmüşlerdir. Onlann bu otoritelerinin kabulü,. Şii inanem temel. yönüdür. altıncı İmaının ifade ettiğine göre; "Allah bizim velayetimizi Kur'an'ın ve tüm kutsal kitaplann· kutb'u yaptı. Onun etrafında Kur:an'm.muhkem ayetleri dönüp doıaşmaıcta, onun sayesinde kutsal kitaplar açıklarup iman tezahür etmektedir .. "12

·

Nübüvvet ve vesdyet, tarihin etratinda döndüğü ni6rkez çemberler olarak görülebilir. Adem'den Muhamıned'e kadar t4fu .. peygamberleıjn, bilgilerine varis olan ve rnisyonlannı taşıyan ardarda gelen 12 halifesi olınuştur. İmamlar, kendi peygamberleri ile onlann ıiebevi uzanımlan ol­matan açısından birdirler. İmamlar vahiy alınazlar, ki bu, peygamberler­den temel farklandır; en azından onlar muhaddesun, yani melelderin ken­dileriyle konuştuğu .kimselerdirler. Muhammed son peygamber, Kı.ir' an. da son valiiy · olduğuna göre nebevi daire sadece, kıyamet gililülıe kadar 1 de­vam edecek olan imarnet ile sür~cektir. İlk· iına:m Ali'~, dinleyeıİlerine şu şekilde meydan o1cuduğu söylenir: "Bana Allah'ın Kitabı'İıdaıı sorun; Al­lah'a yemin olsun ki, gece-gündüz, yolCulukta veya hazarda Allah'ın elçi­sine gönderilen hiçbir ayet yoktur ki, bana O, onun okunmasını ve yoru-

10 Ebu'n-Nasr Muhammed b. Mesud b. Ayyaş es-Süleınl es-Semerkandl, Tefsiru'l­Ayyılşi, ed. Haşim er-Rasfill el-Mahallat1, (Kum, tarihsiz), I, 4.

11 Yukanda 9 ve 10. notlara bkz. 12 el-Ayyaş!, I, 5.

427

Page 8: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

munu öğretmiş oln:ıaSfu." i:mfu:n'm tartışmalı öğrencisi İbnu'ı.:.Ka.vvfi., "O'nunla .bidikte 'olmadığui ·zaman vahyedilen ayetler h~da ne der­sin?".,· diye.. sorunca İmam, .. · "Beiıiın yokluğumda , Allah 'm ... elçjsine Kur'an'dan her. ne .vahyedildiyse peygamber ben döndüğümde bana oku­muş, 'Ali, seıi yokken şu şu ayetler geldi; onların yorumu da şöyle .şöyle­dir' demiştir. Böyleee O, bu ayetlerin yorumu ve sebeb:-i nüzullerini. bana öğretmiş olurdlC'•.şeklinde cevapladı,.1} Yine rivayeL®ildiğine göre İbn Abbas; İbn Mesud ve · Muhammed'in ·diğer sahabileri; --teftiri, .. Kurı.aıı~m bilgisini peygamber' den alan, dolayısıyla Allah· tarafindan öğretilen . A,­li'den öğrenmişlerdir. 14 · .Ali ve O'ndan sonra gelen :iınamlar. sadece Kur'an'ın değil, evvelki vahiylerin de yorumunu biliyorlardı. Yine Ali~nin şöyle qediği ~edilir: "(İlirn meclisindeki makam) kürsü(sü) b~niın için çift yapıldı. Artık ben 'fevrat Ehli arasında, Allah'a benim O'nda vahyettigi ile hüknlettiğinle ~irToralıŞahitiik edtiliekadar Allah'in O'nda vahyettiğiile hükmecteceğim." Ali'nin aynı şeyi İncil ve ehli'ile Kur'an ve ehli için de söylediği ifad~ edilir.15

· · · ' . ·:- ' '

Şii.toplumu, imamları Kur'an'ın arkadaşları olarak ~bul ederler. Bu yüZden, şu anda dünya olduğuna, ancak bağlılarının görüşünden gizli olduğuna inanılan onikinci İmam, günlük olarak ziyaret (hac ritüeli) edil­mektedir. Bu ziyaret esnasında ziyaretçiler şu ifadeleri terennüm ederler: "Sana selam olsun ey çağın efendisi! Sana selam olsun ey merhametli veli! Sana selam olsun ey Kur'an'ıiı ortağı (şerlk)!" Şiiler?in da.ha da öte i­nançlanna göre, Ali'nin Muhammed'in imla (dikte) ettirme~idoğrultlısun­da ~. tevjli. ile birlikte yazdığı. Kur' an, ilk imaın~ diğerine geçmiş­tir.Su .. anda Kur' an .. g .. aib imamın ... berabenn.· dedir: .Bu imarri beklenen mehdf .olarak ortaya çıktığında onu aÇıklayacııJc ve oni.ınla hükmedecektir. Bu iqdi~ya göre (daha sonı:a görüleceği üzere) Tejsfrus-Safl'mn yazan el­Kaşfuıi v.e el:· Meclisi gibi aşın uçtaki Şii ulemasi~ şu an elimizde bulunan Kur'an'ın tahrif ~ş oldugunu iddia etmiştir. Rivayet edildiğine göre .beşinci imam.Muhamrried. el-Bakır dem1ştir ki: "Eğer AlÜıh'mKitabi.'ndan birŞeyler çık~nılınak veya O'na. birşeyler eklemek suretiyle boiuimuŞ· ol­rnası;ıydı, bizim haklarmuz aklı olan rı.içkiıuseden gizli kalıuazdi. Kaim oliill' inıamımız (Allah tarafinclruı göğe kaldınlmış onikirtci imam) ortaya çıkıp konuşacağı zamarı Kur' an, Q'nlın sözlerini teyid edecektir. "16

' ' f, ,'• • . ·,···

İmamlar Kur'an'ın gerçek ve: sınırsız anlanuna sahip olduklanna göre, onlar ahlaki ve manevi birer rehber olarak kutsal kitabı canlı tut-

13 el-Meclis(XCII, 78-79. •'••"' .ı

14 Aynı yer, 105. . 15 el-Ayyaşl, I, 15. 16 Aynı yer, 13.

428

Page 9: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

rnaktadırlar: Muhammed'in ölümünden sonra Kur'an,'' ses~iz (stimit) Klir'an·:.olarak kalırken,· onlar-konuşan (natzk) Kur'an 'dırlarP Allah'ın okunrnuş ve yazılmış kelamının bu şekilde imamlar ile özd,eşleşmesi, A­li 'ye atfec:İileıi etkileyici. bir rivayette dokunaklı bir şekil ge. Şöyle i{ade. edi­lir: "Herşeyden münezzeh olan· Ailah . birdir,· birliğinde eşsizdir. Allah bir nur haline gelen bir söz söyledi, bu nurdan Muhammed'i; beni :ve soyumu · yarattı. Sonra Allah, rup haline gelen başka, bir söz daha söyledi .. Bu ruhu, nuJ).Ul içine yerleştirdi; riuru da ·.Vücutlaninız,a koydu, Böylece 'bizler Al7 lah'ın ruhu ve Ö'riun ketarnının eseriyiz: .. "18

· · : _· : ~

· Kur'an, Muhammed' e sadece insanlara için rehberlik_etmeyi:amaç ediriınlş bir kitap olarakvahyedilmiş değil, aynı zamanda .özellikl~ O.'na ve ailesine hitap etmiş ve· oıilarla · ilgili• olarak da vahyedilmi.ştir. 'Müslümanla:­rın çoğu vahiy kanalıyla Cebrail'in Muhammed'e getirdiği Kur'an'ın ger:­çek anlamırtı düŞüıiıneden okuduldan içi.ri; Allah'ıiı. ebedi kelamını. tahrif ederek büyük bir hata işlemişlerdiL altıncı İmam. Cafer es,-Sadık der ki: "Eğer Kur' ari vahyedildiği gibi okuıimuş ·olsaydı, O'nda bizim adıınızm geçtiğini görürdünüz."19Diğerimamlar ve Muhatnmed'e dayanılarakriva­yet edilen b if badise göre diyebiliriz ki;, Kur' an· 4 bölüm şeklinde. indirj.l'" miştir... Bir bölümü bizimle ilgili, diğeri • düŞmanlanmızla' ilgili, diğer bir bölümü feraiz ve alıkarn ile ilgili ve son bölümü de neyin.helal neyin haram olduğu ile ilgilidir. Kur'an'ın teveccühu (kertiim) bize aittir?0 Biz, Şii tefsirin temel·- prensiplerini tartışırken tahrif problemine tekrar döneceğiz. Ancak bunu yapmadan önce, Şii tefsirin gelişimine kısaca göz gezdirelim.

2. şii TEFSiRiN GEliŞiMi <.•:

Tefsirin ilk dönemine ait Sünni yorumculi;ır, ilkplanık nebevi ha­dislere, O 'nun sahabilerine ve onların tabilerine dayanmaktadı;rlar Kur'an'ayönelik bu yaklaşun tefsir bi 'l-me!sfir (nebevi hadisiere dayana,­rak yorumlama) olarak bilinir. Kişinin görüşüne (re. y) veya çıhrsaınasıp~ (ictihad) göre yapılan tefsirin başlangıçtan itibaren kesin olarak reddedil-

17 Bu fikir, İsmiiill literatür içerisinde daha net biçimde ele alınmıştır. Bununla bir­, likte imarnlardan, kendilerinin Kur' an ile ilişkilerine dair çok sayıda hadise işaret edilmiştir. Bkz. örneğin; EbuCafer b. MUhammed b: Yakub.el~Kulinl er-Razi, el-

. Usftl mine'l-Klifl, ed. Ali Ekber el-Ö:ıtari, (Tahran; 1388), I, 169,19~;213. ·. ·· 18 el-Meclisi, ID, 46. · ... . . 19 el-Ayyiişi', I, 13. . . . 2° Furiit b. İbrahim b. Furiit el-Kfi.fi, Teftlru Furôt el-Kflji, ed. MUhammed Ali el~

Ghuiav1 Urdüb!idi; (Necef, tarihsiz), 1. Bu ve diğer versiyonlan için ayrıca bkz. ei-Ayyiişi, I, 9. · · ,;

429

Page 10: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

mesiıie rağinen,21 daha sonraki nesiller birçok çelişki ve Mulıapını~'~, salıalıiye ·. ve·''otılann 'tabileri adına uydurulan. hadisler ka.fşısınd;:ı_ "ictihad"a. 'başviırmak zorunda bırakılmışlardır., öteyaridan Şil yoruıp-, cu'lar Kıır'art'da gCçen deliliere dayanar$ Muhamıned.'in otoritesJııi .. ve: iliı.ha·öiıce geçen ~~iki ağırlık" hadisine dayanarak O~nun Qtoritesprin yanııı, da ikinci olarak soyunu da kabul ederler. 22

. ;

.:_ .. ··'·~"_"Şi yortmıcul~rm ilk ·nesli. iılırunlarm öğrenpileri idi. Zurare b. A'yuii,' MUııanunect b. Müslim ve V. ve V:ı: İınarru;,ıim öğrencileriıie yakın olan diğerleri gibi kimseler, tefsir ve diğer dini ilirriler sahasında Şu toplu'.: ınun:daki;ilk otoriteler ar~ındaidiler. Bu ilk dönem: Iıa,disçilerin .bir k:ısnu­na: tefsif çalışinalan isnad edilmesine rağmen, 23 bize k~r gelen bir örııeği mevcüt' değildir.: 'Bununla birlikte onların· naklettiideri hadisler ikinci nesil yötümculı:mnıiı Çalışinalarmda muhafaza edilmiştir. Bunların en. önenı.lileri atasında Furat b:·.ibrahim b. Furnt el-Kfifi, Eb"Q~n-Nasr. Muhaınm~ b .. Mesud el.:.Ayyfişi es;..Semerkandl, Ebu'I-Hasan Ali b. i9rahim el-Kunum ve Muhammed b. İbrahim. en-Nu'mam.ye:r almaktadır, Furat, .doku~cu İmam MUhammed el-Cevad'ın imameti döneminde yaşadı ve nıuhtemelen x~·yuZyılın ilkyansına kadar hayatta .kaldı: Q, Şii ~si ile ilgili en ö,-. neınli otoritelerden ve meşhur hadisçi el-Kunulli'nin }ıocalarmdan biri idi.Z4

O'nun çağdaşı ~olan el-Ayyfişi, Caferi mezhebine me.ıısup süıırll bir ilim adamı idi ve dini ilimierin çoğunda tebarüz etmişti. O'nunçalışmasımn da sadece . binnci cildi muhtasar l:ıir şekilde bize kadar ulaştı. 2~ · el-Ku.ınrrıl,. imaılılarm çoğundan ders alan baba8ından hadis·riv(lyet,etti ve.307/919-920'de öldü.Z6 en-Nu'mam (360/971), d()rt kanonik Şii.~qdis koleksiyo­nundan biri olan el-Kafi'nin yazan el-Kullni'riin talebesi idi. el.:.Kunum, Cafef·'e~:.;siidık adıila rivayet: edilen ve henüz basılrriamış olanöneınli bir tefsi'r bırakrriiştır. O'ıiulı el-Meçlisl'nin ansiklopedik çalışması olan., Biharu '1-Envar'da'tekiar basılan, tefsire ilişkin öheınli çalışması ilk dö-' nem Şit tefsirin öneınli bir Ka'ynağı durtımtındadır. 27

:i. ·. B~ :Ydriuncular,' basit bir şeidlde ilk neslin hadislerinf kendi yo-

21 EbU Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Cômiu'l-Beyôn an Te'vili liyi'l-Kur'ôn, ed. Mahmud Muhammed Şiikir ve Ahmed Muhammed Şakir,-{Kiihire,.l954), I,

'77:.19.:. '' ,,. 22 Bkz. Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-K~r'1in fi'l-İslfim, t~r. Seyyid

Muhammed el:,Husilyııl,-(Beynıt, 1393/1973), 59~0. . .. · , 23 Ağa BUZlirgTihraıll, ez;;zeria.ilil Tesônifi'ş-Şia;(fahran, 1355/1936), IV, 23l.vd. 24 Furat, Tefsiru Furlit el-Kfij'i, 2 (giriş); Tabatabiii, el-Kur'ôn, 60: .... · 25 el-Ayyaşi', I, 3-4 ( editörün girişi); Tabatabiii, 60. 26·Bkz: eı~Kummi, 8 vd. . , . . . , . , . 21.:Bkz. 'el-Meclisi, XCill, 1-97. Bu eser, farklı hususlardaKur'an':ın yoruınıına ilişkin

Ali'den gelen hadisleri nakletmeyi amaçlar. .

430

Page 11: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

nunlannı katmaksızın derl~er. Yaşayan İmamlar, yaklaşık üç asırlık bir zaman dilimine yayıldığı için birinci ve. ikinci Şii yorumcu nesilleri birbir.,. lerindentam olarak.ayırdetmekmümkündeğildir; zira onlar açıkça bi~biri­ne karışmış durumdadırlar; Onlar-bizlere Şii tefsirin oluşumunu ve kl;ısik dönemini sunınaktadırlar. Şii yorumcula~ üçüncü nes'i ~VI yüZyıla kadar uzun bir döneme yayılmıştır. Bunlar eş-Şerif er-Razi (ö.405fl015) ve meşhur kardeşi es-Seyyid el-Murtaza (ö.436/1044), Murtaza'nın öğ­rencisi ve O'nun Kur'an'a ilişkin görüşleriniaktaran ve eş7Şeyhü't~Taife (Şii mezhebinin seçkin hukukçusu) olarak bilinenEbu Cafer et-Tusi'dir, et-Tusi'nin et-Tzbyan fl Tejsfri '1-Kur 'an adlı tefsiri, Şii teft_fre ilişkiıl ö., nemli bir yaklaşımı temsil eder. O'nun öğrencisi ,EbU Ali el.,Fadl b. Hasan b. el-Fadl et-Tabersi (ö.548/1 153), az önce. ı;ikredilen selefieri gibi' Şii tefsirin klasik dönemi olarak değerlendirilebilecek yaklaşırhı temsil etmek­tedir. Bu yorumcular tefsire, sadece Şii hadisin yanında sünni. hadisi de kullanarak yeni bir yaklaşım getirmekle kalmamışlar, aynı·. zamanda Şii nüshanın lehine Kur'an'ın Osrrıan. nüshasının tutarsızlığına ilişitin erken dönem (sonraki dönemde de olduğu gibi) popüler Şii iddialarının çoğunu da reddetmişlerdir. ..

Bu gruba ait sonniki dönem yorulncrtlar arasında Molla Sadta eş­Şira.Zı. (ö.1050/1640), Haşim el-Bahram (ö.l 107/1695), Ali el-HÜveyzi {ö.lll2/1700) ve Molla: Muhsin Feyz el-K§.şam (ö.ll91/1777) yer al­maktadır. el-Kaşani'ye ait Tejsfru 's-Safi, bu makalede bu okulun temsilci-si olarak kullanılacaktır. .

Bu yorumcular, İran'da Şii nüfuzunun yükseldiği ve pekiştiği dö-: nemlerde.yaşamışlardır. Bizim klasik dönem diye isiınlendirdiğimiz yakla­şımın tersine onlar, bu erken döneme ve özellikle sünni tefsire polemik bir tavır sergilemişlerdir. Onlar birinci ve ikinci. neslin. hadisleıjni tamamen almışlar ve onlan, muhaliflerine karşı bir mühimmat olarak kullanmışlar-: dır. Sözgelimi es-Sa.fi'nih yazan, imamlardan gelen hadisleri nakleden ravilerin. takiyye (bir kişinin eziyet karşısında prensiplerini gizlernesi) esası doğrultusunda tavır aldıkianın ve bunun da, hadislerin çoğunun sonuçta yitirilmesi anlamına geldiğini iddia edecek kadar ileri gitmiştir. T~bii ki bu, hadisi yeniden ele almak adına tejsirde yeni fikirler içiıı 9ir faaliyet alanı açmıştır. Bu sayede biz, hadisiere ihşkin ihtim~. ve yeni vurgular .ü.2:e­rinde durulması açısından hareketle Şii tejsirin, sosyal ve politik şartiann değişmesiyle birlikte evrim geçirdiğini gönnekteyiz. 28

28 Blq;. Molla Muhsin Feyd el-Kaşaırl, es-_Safi fi ]'efslri Kellimillôhi'l-:Vafl, (yeri yok, 1286), 2-3. Bu eser, İran ve bu ülkedeki .İslam devrinıiniı:ı ördüğüdiğer Şii merkezlerden gelen yeni tejsir çalışmalan ile de destekleıuneye devam etmekt~dir.

431

Page 12: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

·' . . . · Şu· teftirm gelişiininin ·son ~aı:lliısı da çağda.ş olanıdrr. Genel· an:. ıatricfu:' söylemek gerekirse, Muhammed Hüseyin Tabatabai'nin: 'el~Mfzan fl Teftiri '!-Kur 'ah'ı· ve es-Seyyid Ebu'I-Kasım el;.Hfii'nin ez:Beyan .fi: Tefsi'­ri'/.ik.uf'an'ı gibi modern çalışmalar 'günümüz kadıiı ve etkeğine uzun teolojik ve felsefi gelenele içiriden hitao· etmeye çalışıriaktadırlar. Bazı ö­iıernli açıiardari bu tefsirciler klasik dönem yorıımcularıiıın yaklaşımlarını andırırlat. Nitekini, sözgeli.ml ei'"Hüı, çalışmasında kendisini Kur'an'la ilgili Olarak ~iadece 'geteiıekseı·sm fiKirlere 'değil; .. a.y:m zamantlırba:zı Şii illceiere. de karŞı çıkrna.k zortında hissetmiştir ?9 (Maalesef, bu· ilginç . çalıŞ­ınanııl sadece)·; Cildi yayınlanlriış ve yazar, bana, elevanuru getirmeye ni-yetli olınadığlm ifade etmiŞtir.) . . .

. . 3~ şii TEFSiR ~$A~lARI. ' . " • ' . '' ' ~ ' ' .. ~ ' ' ' ' i

·. Müslümaııiar; çalışıldığında, Kur'an'ın kesinlikle anlaşılacağı üze­rinde ısrarla: durma.ktadırlar. !Buna ilaveten onlar, Kur'an'ın te'vilini Al­la.lı'ta.n baŞka .hiç kimsenin · bilemeyeceğini de vurgulamışlardır. (Al-i İmran, 3/7) Buna karşın Şii Müslümaııiar, ilirnde derinlik sahiplerinin (Al­i İmran, 3/7) diğer insanlarda mevcut olmayan bu ilahi bilgiye ait bir mer­tebeye.sahip olduklarını .. tam bir.~ttifakla kabul.etınektedir. Bu kimseler de peygamberin gerç~k vekilleri ·ve ,Adem'den Muhammed' e kadar gelıııiş bÜtün peygamberlerin bilgisine mirasçı· olan İmarnlardır.30 Gerçekten. de bir .al:ııamda vahyin kendileri aracılığiyla devam ettiği .kimseler, İmamla,r­dır. İmamlar (doğrudiın olan) vahyin alıcılan olan peygamberler değildif­ler; anca.k onlar, meleklerin kendilerine konuştuğu (muhaddesun) iiisanlar olarak, vahyin Kur'aıı olmayan özel bir çeşidinin alıcılandırlar.31 Onların ıııisyonü,. )i eni ve kutsal bir hukukla . (şeriat) Allah tarafindan . gönderilen bir e1Çiri1n {rdsul) getirdiği özel önceliğe sahip bir teşri'i hüviyete sahip değildir. Aksine·· İmamlar, şer?'i taliinatların salıih. olan yorumunu, gayb bilgismi ve Kur'an'ın geçınlşe ve gelecekteki olaylara ilişkin haberlerine aitgöndernielerin açıklamasını içerennebev'i valıiylerin salıih ve tam anla­milia sahiptirler. Bundan dölayı altıncı İmamıiı şöyle söylediği bildirilmiŞtir: "Bizler 'bir ev Jı,:ılJayız ve .A lhlı aran:ımh11 O'mm kit..abmJ başından sonuna kadar bllenbirismevalıiy göndermeye devam etmektedir. Biz Allah'inemir ve yasaklan bilgisille sahibiz ve bu durunı bizi bu bilginin sımnı saklayıp, ·onun hakkında hiç k:imseye konuşmamaya mecbur etmektedir. "32

29 Bkz. el-Hili, 200'den sonra ve çeşitli yerlerde. 30 Bkz. el-KulM, I, 223-226, 238-242. Aynca bkZ. N. 62 ve devamı. · ·· · · :iı . .·. . • . .· ... . ., '. . . ' . . . . ·. ' . .

Bkz. Age., I, 176-177 ve 238-242. Aynca bkz. Mahmoud Ayoub, Redemptive Suffering in islôin (The Hague, 1978), 57-65. ·

32 eFA:YJaşi,I, 16: '. ·· · · '' ''~ .. ·

432

Page 13: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

Bütün .bunlardan ;Kur' an' ın anlamının birçok seviyesi ve boyutla­rının bulunduğu sonucu çıkmaktadır. ~u yüzden Şii teftirin en önemli esası Kur'an'ın bir dış boyutunun (zahr) ve bir de iç boyutunun (batn) bulunmasıdır; batıni boYııt aynca yedi boyuta aynlan başka bir düz9ye sahiptir.33 Dolayısıylabu esasa göre Kur'an'ın görünen anlamının Ç>tesmde bir çok göndermeleri olmalıdır. Kur'an'ın zahiri (exoteric) ve mil (esoteric) boyutlarını vurguladıktan sonra Ca':(er es-Sadık şu sonuca u­laşmaktaclır: "Bir ayetin başı, bir şey hakkında hıdirilmiş olabilir; ortasının bir başka şey, sonunun daha başka bir şey hakkında inzal edilmiş olması miiıılkündür. (Kur'an) çeşitli şekillerde yakıııdan ilgili olan ve bu tarzda yürürlüğe konan bir söylemle vücuda geldi. "34 Beşinci İmam, .Kı.ir'an'ın batınİ ve zahiri boyutlarını· daha basit fakat. daha anlamlı bir şekilele şöyle açıklani.aktadır: "Kur'an'ın zahlri referansı~kendilerine vahyin inzal edil­diği kirnselerle ilgilenenlere yönelik iken; onun batınİ referansı, kendilerine

. vahiy inen.insanlar g~bi davrananlara yöneliktir."35

Ş ii tefti rin ·ikinci eşsiz esası da, diri (yani devamlı surette uygula­nabilir olması) ve intibak (yani analojik uygulama} özelliklerine sahip olmasıdır. Cari olması esası, Kur'an'ın tarihte bir olay olarak vuku bula­cak bir referansa her zaman sahip .olması anlamını taşımaktadır. Bur~da yine bir ayetin devamlı talebinin veya ilgisillin batına, içboyuta işaret e­derken; açık referansının veya harfi arilamının zahi re, dış boyuta işaret. ettiği hatırlanmaktadır. (Beşinci ve altıncı İınamlann önemli bir öğrencisi olan) Heyseme'nin rivayet ettiği bir hadise göre beşinci İmam şöyle demektedir:

"Kur'an, üç bölümdenazil olmuştur: birinci kısmı bizimle ve bizim sevdiğimiz kimselerle ilgiliyken, ikinci kısnu bizim ve bizden öncekilerin (yani önceki peygamberlerin ve onların vekilleriııin) düşmanlanyla ilgilidir. Üçüncü bölüm ise sünnet (önceki kuşakların örnek yaşantılan) ve mesel­dir. (parable). Bir ayet bir topluluk hakkında vahyedilmiş olsa ve onların ölümleriyle de ortadan kalknuş olsa, bu taktirde Kur'an'ın hiçbir şeyi ha­yatta.kalamaz. Aksine, Kur'an'ın başı da aynen sonu gibi devamlı olanık, semalar ve yeryüzü varolduğu sürece tatbik edilecektir. Daha da ötesi, bütün insanlar için tilavet ettikleri bir vahiy parçası bulunmakta ve mut­luluk ya da ıstırap içindeki yaşantılarına göre kendileriyle ilgili olabilmek­tedir."36

33 Tabiitabiii, el-Kur'an, 28; Ayrıca bkz. el-Ayyiişi, I, ll ve devamı ; et-Tfisi, I, 9, burada ziihir ve biitın terimleri üzerine ılımlı bir görüş savurıulmaktadır.

34 el-Ayyiişi, I, 1 l. 35 Aynıyer. 36 el-Ayyiişl, I, 10. Ayrıca bkz. Tabiitaba1, e/.,Kur'lin, 51-52.

433

Page 14: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

Aynca Kur'an'ın btitırt ye zahiri, sıdsıyla te 'vtlve tenztl esasla­iıyla: da özdeşleşmektedir. ·Tenzfl; mukaddes metne yıini riietiliıı ·-indirilmiş

· olrilasına işaret etmektedir. Diğer tiıraffiuı te 'vtl, iki öneiİıli ·anlama gel­mektedir. Bllincisi tejsir'in eşanlamlısı yaiıi manasını orijinal veya ilk

· · (~wel) düzeye ilişiınak suretiyle metnin açıklanması anlartuııa gelmektedir. İkiiıci anlamı ise manasını sadece Allalı'ın bildiği temel düzeyi ifade et­mektedit. Her iki anlam da, kabul edilebilir özelliğe sahiptir; birinci anla-rill~ 'Kı.ir'ari'ın anlaşı.l:illilsı, -tefekküf'-edilinesi ·ve 'üyguliümı.ası ·gerektiği esasına. ~yanmaktadır. ikpıci aruamı ise Kur' ari'ın kendisi, Allalı tarafın­dan· gizlenmiş ve beŞeri temastan köılınmuş hit anlam düzeyiıie sahip ol­-duğu iddiasını taşıına:kt:ru4r.37 Ancak Kur' an. bu hükme, "teriıizleiıenleri" istisna etmektedir.38 Şii duŞüneeye göre bu durum, Kur'an'ın gerçeklerine ve onun te'viline vakıf olanlara işaret etinektedir.39 Bu tür avantajlı insan­lar bıi bilgiye sadece Alialı'ın doğrudari öğretinesiyle sahip olmaktadırlar. Tabatabii "temizlenenleri", Kur'aıii gerçeğin kendilerine ·öğretildiği ve Kur' an bilimlerinin derinliklerine araştırma yapabilme gücünün verildiği kimseler_ olarakaçıklamaktadır. 40

·

Diğer iki esas da, idhir ve btiiın ilketerinin ardındiın gelmektedir ve şunlardır: N asi h ve mensfih (nesheden ve neshedilen ayetler), ve muh­kem (teşrii talimat ·veya ifadeleri içeren ve sadece· belirli bir manaya izin veren ayetler) ve müteşabih (birden çok anlama izin veren ayetler; harfi olarak tercüme edilirse, benzer ve bu yüzden de kanşık manalan kabul edebilen ayetler). Zira bu iki ilke genelde tefsir ilininin temelini oluştur­maktadır ve biz burada sadece onlarınŞiigörünümlerine işaret edeceğiz.

Beşinci İmam' dan rivayet edilen bir hadise gÖre nasih ayetler,· tat­bikatta veya ilişkilendirmede değişmeden devam ederilerdir. Mensuh ayet­ler ise daha önce gereği yerine getitelerek tamamlanmış olanlardır. Muh­kem ayetler, izinden gidilmesi gereken ayetleri ifade ederken; müteşabihler ise anlam açısından biri diğerine benzeyen ayetler demektir. Bununla bir­likte Kur'an'da bu probleinle-ilgili üç ayetin yer aldığı görülmektedir. Bu ayetlerden birü1e göre (Hud 11/1) Kur'an'm tı:nnamı muhkemc1ir. Diğeri_TJ.e göre (Zümer 39/23) Kur'an'ın tamamı müteşabihtir. Üçüncü ayete göre de (Al-i İınran 3/7) Kur'an'da hem muhkein, hem de müteşabih ayetler bu­lunmaktadır. Bu sebeple Kur'an'ın tamamının Allah, peygamber ve onun neslinden gelen İmamlar için muhkem olduğu çünkü bunlarca hepsinin bilindiği meselesi tartışılabilir. Bilgi düzeylerine göre ulema için Kur'an,

37 Bkz. Zuhriıf 43/14 38 Bkz. Viikıa 56n9 39 Tabiitabii1, el-Kur' lin, 48. 40 Age., 49; aynca önemli katkılar sağlayan inetiıl için bkz. Ahzab, 33/33.

434

Page 15: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

hem mWıkeı:n hem de müteşabih ayetleri . içennektedir. Hiç bilgisi olma­yanlar içiri ise. Kur'an'ın tamamı müreşabihtir. 'Bu yüzden altıncı ~am şöyle deme~edir: Muhkem, iziriçleıi gi<İilm~si ~gereken; müteşabih 'ise an­bum ,cahil bir.lcimseye Jaiimaşıko~aiıdır.'041 ·Böyte··olriıakla pirlikte.yine de insaniann Kur'aıı'm müteşabihleriıii muhkemleri aracılığ.ıyla araştırmaya ve anlamaya gayret et:nleleri gerekir. SekiZinCi İrtüun Ali er-Rıda şu tavsi-. yede buluiuria.kİadır: "Her kim Kur'an'ın mf.iteşabihlerini, muhkemlerine irca ederse, dosdoğru yola hidayet edilir: ' 042

Bu.es~lar ve buıilara yöl1el~ Ş lı yoiulnıar, çeşitli şekillerde tahrif pro\)lemini ·ortaya ç~rmaktadır. Biz bu sıkılıtılfprobleme hiçbir şekilde giremeyiz; ancak şu kadarını söylemek yeterli olur: taHrif, bir ilke olmak­tan daha çok pir itharn ve kavga noktası görünümündedir. istikiar. dönemi (time of relative stability) üzerine araştırmalan olan Ebu Ca'fer et-Tusl; kesinlikle sadece. tahrij esaSını reddetmekle k~lmam.ıŞ . aynı zamanda, . şu anda ellerde bulunan Kur'an'ın Muhamm~d'in. bıraktığı dogru ve otantik nüsha olnıadığılı,a dair her türlü ·iddiayı da reddetmiştir. Aynca et,.Tfisl, Kur'an'ın Muhainıned'e sözde yedi şekil veya diyalekt (ahrnj) ölarak indi'­rildiğini ifade eden v{Çok eski tarihlerden beri tekrar eQilen yedi harf hadi­sini de reddetmektedir. Aksine et~Tusl, Kur'an'ıll Bir olandan, bir şekilde indirildiğini delillerle ispatlamaya çalişmaktadır :43

öte yandan onsekizinci yüzyıl İran'ında Şlılerin birleşme müca­delesi verdikleri döneni üzerine araştırmalan bulunan el-Kaşfui( o dönern­de gücü ellerinde bullındu'ran ebi-i beyt düşmanlan tarafından gerçekleşti­rilıniş olan her türlü kasıtlı tahrifierin yapıldığını ileri sürerek bugün eller­de bulunan Kur'an'ineredeyse reddetmektedk el-I<aşam, Muhammed'den sonra Kur'an'ı' cemedenierin İnıamla:ra işaret edertbütün direktreferanslan mushaf dışında bırakarak manasını çarpıttıklari iddiasından bıihsetmekte­dir. 44 Adı geçen müellif İmamlardan gelen haberleri e desteklenen uzun. bir tahriflistesini verdikten sonra şu sonuca ulaşmaktadır:'

41 . . ' Age., 39.

42: ,•' Age., 39. 43 et-Tüsf, I, 7. Bu hadis, altıncıİmam'a isnat edilmektedir ve bu konu ilmi çevrelerde

çokfazla tartışılmıştır; bkz. T. Nöldeke. ve F. Schwally, Geschichte des Qorfins, I­II,'(Le'ipzig, 1909, 1919); G. Bergstriisser, O. Pretzl,'.Geschichte des Qoriins, III

· (Lelpzig, 1938) ·II,' 93-112( Goldziher, Rii:htungen, 263-309; l .Eliash, ''The Shi'ite-Qur'an", Arabicti, 16 (1969), 15-24; E. Kohlberg; "Some Notes oiı the Imamite Attitude to the Qur'an, S. M. Stern, A. Hourani, V. Brown, editörler, Jslamic Philosophy and the Classical Tradition içinde, (Oxford, 1972), 209-224.

44 Bu iddiayı destekleme sadedinde ortaya konan bazı ilginç yorumlar için bkz. el­Kaşilıll, s. ı 2.

435

Page 16: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

. "B~gün ellerirnİzd~ .b~lunanKur'aıı, Aiıah'ıri Mı$amın~d;ci indir­dlği Kur~an'm tamamı qeğildlr. :A}{sine bu,Kur'an'ıııiÇinde NJah'm inzal ettiklerini yalanlayıcı yerler buiWımaktadır: Üstelik oncla)ahrif e_dilen ve değiŞtirilen yerİer mevcuttıır. Bir çok yerde geçen Ali ismi ve al Mulıru,lmıed (Mulıaırinied ailesi) ibarelen, aynı şekilde münafiklann isiırıleıiılliı ~ulunduğu yerler de. Kur'an'dan çıkanlmıştır .. _. Daha da ötesi Kur'an, ·~·\re elçisiniri nzası doğrultusıinda da tertip edilmiş de~dir: '~5 . .· . . ·· ·

Bu iddialan sebebiyl~, el-Kaşfuıl, İm~ara .ait lıa4islerin ağırlı­ğıyla ve Kur'an'ın. mutlak . otantikliğini . ~avunaıı)bn · B'abaveyh, e.l­Murteda, et-Tfisi ve et-Tabersi gibi toplumda büyükilim "e yüksek mevki s~bi isimlerle de mücadele etmek zorunda kalmıştİr. Bu Yüzden, kendisi­nin tahriflehinde ~llandığı argümanl~nna bazı itirazlar gel,dikten sonra (ama sadece hadislere. olan hünnetinden dolayı) şu sonucu dekiare etmiştir: Bugün ellerdeki Kur.' an .:eğer.doğru olarak tefsiii yapılırsa- şer'i' emirleri ve yasaklan.doğrultnsunda.tophımun çağdaŞ ilıtiyaçlanmtanıam~n kapsa­yan . Allah . ketarnıdır. ·: A Yııı ·şekilde Kur'8ıı, tefsirleri , :l)zeriiıde · ko1U~cıı ·\le yegane otorite olarak İmamların yüksek vazifelerini ispatlayaıi gerekli kanıtları da ihtiva etmektedir. Yin~ el-Kaşaiıi, mevcut Kur'an'ın oillicinci İmanun gaybeti boyımca izinden mutlru,<a gidilnlesi gerektiğini tartışınaİctadır. Zini Kur'an'ın tamamının onikinci İmamla birlikte olduğUkabul edilı:riektedir.46

. . .

·Günümüz araştırmacılanndan el-Hı1i, ba,ştaıı beri Kur'an'da bir tahrif veya. değişiklik olduğu göfüşlerinin her türlüsüne karşı her. zrunan en. esaslı argüınaı]ı ileri sünnekte ve bu doğrultuda.hem Swuu ye hem de Şii hadis anlayışianna cephe aln1ak4ıdır.Kur'an okurlannın basit amamdaki bağımsız çabalan. (iciihqd) doğrultusunda farklı okum~lar · nosyonunu :reddettiği gibi Kur'l.Ul'.m halifeler :@rafindan cemedilişiyle ilgili olan tüm hadisleri de bizzat J9tab'a, Sünn.ettficmaya ve kıy~aaykınlık arzeden bir garabet olarak. reddeder. Qna göre muhakkak surette Osman 'm yaptığı iş, döneminde Kur'an'ı cemetmek olmuştur. Bunun an1amı da ayetleri ve sureleri bir kitapta toplamak değildir. Aksine o, Müslümaniann cemaatini ' " ' 1 1 " ' ,1 1.,' 1 ' ' ' 47' il_x .. II'C n L.T.a..-n nusnası.ı·u o.cu.rrıaıc uzcn..ıuc virıeştirrmştrr. lYıüeul.L aynca_ vs-

man'm Kur'an'ı cemetmesini Şii yazarlannın bir tahrifkanıtı olarak g()s-termelerinin mümkün olmayacağını tartışır. . ·

~1-Hfii, İm~ardaıi rivayet edilen ve Kur'art'ıiı tahrif edildiği id­diasını taşıyan her ·.hadisin karşısma sabırla' dikilir ve: aksi :taktirde müslümaniann iki emanet hadisini takip etmelerinjn ve. onlara sımsıkı sa-

45 ' Age., 13.

46B. kz . Age., 15. 47 el-Hfıi, ss. 257-258

'r.-,,

436

Page 17: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

nlmalannın -iki emalıetin. en büyüğünün (Allah~m Kitabı'iıın) güvenilir olmaması durumunda- imkansız hale geleceğini söyler. Bu tür hadisler ya tek kalmış garib raviler tarafindan yanlışlıkla imaınlara isnat edilmiş ol­malı veya tenzflf tahrifi değil, te 'vflf tahrifi kastetmiş olmalıdırlar. Çünkü el-Hı1i'ye göre tenzfl'in metne sıkıştınlması için hiçbir linguistik gerekçe bulunmamaktadır. Aksine Kur'an'ın pek çok yerinde (örneğin Yusuf 12/6,. 101; Kehf 18/78 ve 82) te'vil'in, vahy'in (doğrudanvahiy) bir parçası olduğu ifade edilmektedir. Bu yaklaşımdan hareketle "Ali'nin mushafı d9ğru. olan nüshadır;'bugün ellerimizde olanlar yanlıştır" görüşüne· sahip olanlara itiraz etmektedir. Bugün ellerde olan Kur'an'da eklenen malze­melerin yer almadığı, bu ilaveterin ancak Ali 'nin sözkonusu edisyonunda yer aldığı hususuna ise yazar şu tartışmayla katılmaktadır. Şayet Ali'nin edisyonunda herhangi bir ekleme iddiası gerçek ise, bu Kur'an'ın bir par­çası olamaz. Çünkü Kur'an, Rasülün topluma tebliğ etmekle .yükümlü kılındığı kitaptır ve Rasül de bunu tam olarak yapmıştır. 48

el-Hı1i, nesA ;i ve özellikle de neshü 't-tiliiveyi (tilavet edilen bir a­yetiiı ·.ortadan ka:tkmasıriı) ·bir çeşit tahrif olarak değerlendirmekte ve ·bu yüzden kabul. edilemez bulmaktadır. Nesh kesinlikle mümkündür· ancak, neyin ne zaman neshedildiğine sadece ve·sadece peygamber veya· İmamla­rm birisi karar verebilir. el-Hui-ister salt metin olsU11, ister şer'i talimatlar içersin- neshedildiği iddia edilen bütün ayetleri ele alıp tartışmakta ve onla­rm· bilfiil değişmeden kaldıklannı ileri sürmektedir. Onun özelli,kle recm ayetini Kur'an'ın herhangi bir zamandaki bir parçası olarak kabul etmeye­rek reddetmesinin ilginç bir inceleme konusu olması mümkünciür.49 Şayet ayet, gerçekten Kur'an'ın bir parçası olsaydı, insanlar bunu mutlaka Ö­mer'in şahittiğinde kabulederlerdi ve hiç de problem olmazdı. Bütün bun..: lardan dolayı zaten recm ayeti reddedilmelidir. Recm uygulamasının ma­ınafih sadece sünnete dayanması mümkündür.

Yukandaki tartışmalar, Şif tefsirin toplum hayatında dinamik ve devamlı bir aktiviteye sahip olduğunu yeterince göstermektedir. Belki de bu ekolün en önemli özelliği kutsal metnin bütün zamanlarda insan hayatı için her zaman geçerliliğe ve uyguııluğa sahip olması üzerindeki ısrandır. Bu durum, Kutsal Aile'nin ilahi olanla diğer insanlar arasında yürüttüğü beşeri iletişimi vasıtasıyla başanlmış olmak:tadır. (Gerçi gaybette olsa da) yaşayan İmaının topluma vermeye devam ettiği ümit ve ilham aracılığıyla insanlığa hitap eden. İmamlar, süı:ekli Konuşan Kur'an olarak itibar gör­mektedirler.· Bununia birlikte bizim bu tartışmaınızni · oldukça teorik ve

48 Age., 225-226. 49 Bkz. Age., 277-287 ve özellikle 285.

437

Page 18: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

yoruıncu ·olduğu ifade<edilıneJidir. Bu yüzden burada biz çalışmamızı bir Şii u~fsir örneğiyle sonuçlandırmaya gayret edeceğiz. Seçmiş olduğumuz ayet, hem tarihsel hem de tartışmaJı olma noktasında öneme s;ıhiptir.

4. 'siR ŞiiTEFSiR ÖRNEGi , ' .. ' ' . ' . ''.

Kur'an'ın beşincisuresi olanMaide Suresi, vahyedilen son büyj.ik . suredir. Söz konusu ,sure, Muhammed'in misyonunun sona erdiğini bildii­. mekte ve dini, • sosyal. ve. ekonomik ,()larak bağımsız .olan yeni bir. tophıı:ı:ı.un geı:çek anlamda temellerinin atıldığına işaret etmekJ;edir. Surenin 67>ayeti şu bildiriyi sunmaktadır: "Ey Rasül, -Rapbind~n saıla,vahyedileni tebliğ et; şayet bunu yapmaz~an ()'nun mesajını tebli~ etmemiş .. olacaksın. Allah, seni insanlardan koruyacaktır., Şüphesiz Allah ka:firlere hidayet etmez."

. '· ' -' . ' . . '

. '' Tabatiıbai·bu ayetin, ehl-i kitapla ilgili iki ayet arasındayer alma­sına dikkat çekrtıektedir. Tema, mevzu veya sonuç açısından çevresindeki ayetlerle bir ilgisi yoktUr. "Allah, seni insaniardall koruyacaktır" ifadesin­de gördüğümüz gibi ayet, Rabb'inin mesajını tebliğ etmediği taktirde Muhammed'in yüz yüze kalacağı bir çeşit tehlikeye Işaret etmektedir, A­yetiı,ı va,hyedilişi esnasında burada işaret edilen tehlike, Y ahudilerdtm, Hı­ristiyanlardan veya hatta Mekke müşriklerinden gelemezdi. · Dolayısıyla ayet, tek başına vahyedilmiş ve özel bir dunı.mu kastetmiş olmalıdır .50

Ayet bazılannın Muhammed'in misyonunun başlarında

vahyed.ildiğini ileri sümı:eleri yüziiı-ıden, ·kuşkusuz tefsircileri şaşırtmıştır. Açıkça bilinmektedir ki o dönemde "Yapmazsan, O'nun mesajını tebliğ etmemiş olacaksın" cümlesinde işaret ediicin herhangi bir tehdit çeşidi

. yoktİ:ır. Kaldı ki ayetin dili de :.emir ve tehdidi'-, Mllhammed'inmisyonuyla ilgili üç su redekinden önemli derecede farklıdır:· Müziemmil, Müddessir ve Alak. Bu erken döneme ait surelerde Peygamber kalkıp uyarınakla

emrolunmakta yani halkını Allah'a inanmaya çağırması ve hayatlarının sonuçlan hakkında onlan bilgilendirmesi talep edilmektedir. Oysa bu a­yette -özel bir mesaj veya talimat kastedilmektedir.

Erken dönem Sünni müfessirler ve hıulisç.iler bu ayeti..11 kesi..nlikle Ali'ye. işaret ettiğini isabetli bir ·şekilde görmüşlerdir. Nitekim İbn-i Mes'U.d'un şöyle söylediği rivayet edilmektedir: ''Allah Rasülünün zama­ilmda biz ayeti şöyle okuyordi.ık: 'Ey Rasül, Rabbinden sana valiyedilen 'Ali mü'ıninleriri mevlasıdır' fermaııını tebliğ et'":51

. , Şii müfessirler, "Ben kimin vetisi isem, Ali d~ onun velisidir" an­lamındaki MUııanımed'in hadisi Üzerindeki Ali otoritesi argümanını des-

--50 Seyyid Muhammed Huseyn Tablitabai, el-Mizfinji Tefsiri'l-Kur'fin, VI, 42-43. 51 Age., VI, 58-59. .· : ... ··· . . ... . . -,

438

Page 19: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

teklemektedir. Bu,hadis; içlerinde Sa' d b. Ebi Vak:kas, Ebı1Said el~Hudri ve Ömer b. el-Hattab'ın da yer aldığı bir ç~k sahabi Uıfafındaıl da rivayet edilmektedir. Aynca hadisi İbn-i Hanbel de nakietmektedir: Daha da ötesi Ebfr Hureyre'nin rivayet ettiği bir hadise göre .de Muhammed, göklere çıkması olayıyla ilgili olarak şunu söylemiştir: "Arşın altından şöyle diyen bir ses duydum: 'Ali, hidayet nişanıdır (aycdü '1-hüdtJ) ve bana iman eden­lerin sevgilisidir. Bunu Ali'ye tebliğ et!'" Muhammed göklerden inince bun~ söylemeyi uiıuttu. Bu yii+den Allah ona "Ey Rasul; 'Rabbinden sana vahyedilenitebliğ et" ayetini incİirdi.52 ·

· et-Tfrsi ve et-Tabers i gibi klasik riv~yet tefsircilerine göre ayet ke­sinlikle Ali 'yle ilgili olarak vahyedilmiş, : ne . var ki, farklı tefsi*r de yapılagelmiştir. et-Tabers i farklı hadisleri ele almaktadır. Buna göre, ayet Mekke'de, peygamberi Kureyşlilere karşı takıyye yaptığı için (Ayşı;ıtara­findan rivayet edildiği gibi) takviye etmek için vahyedilmiştir. _Bazı hadis.,. le re· göre de Muhammed misyonunun ilk günleri boyunca bir korumayla birlikte dolaşıyordu. "Allah seni insaıılardan koruyacaktır" ayeti vahyedilince Muhammed korumasını bıraktı. 53 Koruma hadisini aync~. efi erken Şii müfessirlerinden biri olan Furat b. İbralıim el-Kfrfi de. nvayet etmekte ve Muhammed el-Kurazl'ye isnat ~ektedir. Furat bundan başka, peygamberin meşhur bir sabahisi olan Zeyd b. Erkarn'dan da "Beıı kimin velisi isem, Ali de onun velisidir" . aıılamındaki ünlü sözü de rivayet et­me}ctedir. Beşinci imanl:daiı naklettiği rivayete göre Allah, peygambere bu enıri tebliğ etmesiıii vahyetti. Fakat Muhammed bunu insarıların kabul et­memesindenkorktiı.'Bu sebepten Allah da bu ayeti inzal etti.,Bu doğrultuda son haccından döıiüş yolunda peygamber Gadir Hurrıın (Mekke ile· Medine ariısında bif su) mevkiinde Ali'nin elini tuttu ve meşhur tebliğini sundit54

_.

el-AYYaşi ise bu ayetin vahyedilmesinin arkasındaki olayı veya 'sebeb'i bir dizi hadisle nakletmektedir. Buna göre Allah, Muhammed' e halifesi olarak Ali'yi ilan etmesini emretmişti, fakat Mulıammed, ·insaııla­rın bu durumu. kabullenmeyeceklerinden ve yeğenini tercih etmesinden dolayı kendisini töhmet .altında bırakacaklanndan korktu. Bunwı üzerine Allah ayeti indirdi ve Muhammed Gadir Humm'da Ali'nin insaıılar üze­rindeki velayetini ilan etti.· Başka bir hadise göre ise Cebrail, ayeti veda haccı esnasında getirdi. Peygamber, hac kervanı Gadir lfumm'a ulflŞınca­ya kadar • üç gün bekledi ve burada . insaııların toplanmalan için çağnda - ' . ' - .

52 Age., VI, 59. 53 Ebu Ali el-Fadl el-Hasen et-Tabersi, Mecmau'l-Beylin fi Teftiri'l-Kur'an (Beyrut,

l380/l96ı). et-Tabersi üzerine yapılmış şu çalışmaya da bkz. Musa O. A. Abdul, The Qur'an: Slıayklı Tabarsi's Commeniary (Lahore, ı 977).

54 Furat, ss. 36-4 ı.

439

Page 20: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

buluıidu. Ardındaiı topluluğa seslenerek şöyle dedi: "Size, nefislerinizden daha sevgili olan'kiİndir?" Hepsi birden "Allah ve Rasülüdür" cevabını verdiler. Üç defii ayiıı soruyu sörup, cevabını alinca şu a.Çıklamayı·yaptı: "Berıkimin vetisi isem, Ali'de onun velisidir."ş5

· .. · el~AwaŞr,de ,daha muhievalı bir hadis görme]<teyiz v~ bu hadiste Ali'nin otoritesiin.sanlara ilan edilmekte veya öğretilmd(tedir. Beraberinde d~~ nanı,az, zekı\t, oruç ve hac gibi İslam'ınesaslan iikredilmektedir. Be­şinci 'iırulmdaİı rivayet edilen bir hadise göre de· ·Allah, emrini Muhammed'e Cebrail aracılığıyla göndeıinekte ve insanlara ibadetlerini gösttmnesirii, son Olarak da oıilan Ali'nin. otoritesine çağırmasını emret­mektedir. Peyganiber "Ey ·Rabbim; benim· halkım • cahiliyeye ·yakın insan­lardan ohışıTıaktadır" diyerek karşı çıkmasına karşın Yine de Allah, ayeti iıldirdi ve Muhanımed de Gadir Hurtım'da bu emrini yerine getirdi. Yine beŞinci İmatri' daıı' rivayet edilen başka bir hadise göre de, ayet inince Muhammed müslümanlan bir araya topladı ve onhıra kendi vefatımn yakın olduğunu bildirdi. Allah'ın bütüıi emirlerini irad etti ve son olarak Şunu söyledi: "Ey muslüıruinlar! Burcida hazır olanlar hazır olmayanlara. söyle­sin. Bana iın.an eden ve iman etnleyi kabul eden kimselete·'Ali'nin veiayeti­ni emanet ediyoriım. Onun velayeti, benim velayetimdir. Benim velayetim ise, Rabbinıin•'vehiyetidir. "56

. "'

el-Kumİni, ayetin veda lıaccıyia bağlantısını 1rurmakta ve hadisin genişleıpesine sebep olan· başka bir sa:flıayı hatıra getiren dramatik unsur­lan hikayeye .ila;ve ederek Muhanuned'in veda. haccı hutb~sinin uzun ve son .derece süslemniş bir versiyonunu aktarma.ktfu:lır. Hutbe boyiınca çeşitli defalar peygamb~rin donup kaldığı; sonra yüzüriÜ dönerek şöyle söylediği rivayet edilir: ''Evet, inşallah Ali b. Ebi Talib". Kendisi bu söZüyle, A­li 'nin toplum üzerine imamete sahip ·olduğunu hacılar topluluğuna dekiare etmesi içlıı ısrar eden Cebrail'e hitap etniekteydi.57 Hacdan sonra Allah, Muhammect'e 'Allah~ın zaferi· ve fetih gelip de insaniann dalga dalga Al­lah'ın dinine girıtıekte olduklaiını gördüğünvakit Rabbini harndederek onu tesbili et ve O'ndarı mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir." (Nasr ll O)· Bunun üzerine Muhammed, insanlan, tekrar yaklaşan vefatını ilan etmek ve biZim de daha önce tartıştığuniz meşhur iki ema.ıiet hadisini irad etmek içiıi tophi.dL Dört kişi imametin ehl-i beyt içinde devam etmesi­ne kesiiılilde izin vermeyeceklerine dair yemin etmişler ve kendilerini yazılı bir ahitle Kabe' de mÜkellef kılmışlardı. Ne yazık ki. bu kişilerin kimiiideri tespit edilememektedir.

55 Bkz: el-Ayyiişi,I,33 l-332. 56 .

Age., I, 333-334. 57 el-Kwnıni, I, 172.

440

Page 21: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

Sonra el-Kummi, (Jadir Humm hadise~ini şu şekilde rivayet eder: Olay, bağlılıklanın sürekli t~krıır eden bütün ~üslüınan}arıh hu~rundi Ali'nin tayin edilmesi, h~r seferinde Muhammed'in"Ey Allafum şahit oH" diyerek herkesin gönnesi için Ali'nin elini tu~r~ kaldırılıası,_ye "Ben ki­min velisiysem, Ali ·de onun velisidir. Ey.Allahım 0'11a.yardım .edeıilerin yardımcısı ol ve O'na düşmanlık edenin sc;:n de düşm3.m ol.· Ey .Alla.hıriı O'nu destekleyenlere sen de destek bahşet . .O'nu yüzüstü IJ,rrakaiıları sen de yüzüstü bırak, O' nu. seven], eri sen de sev." diye dua ettikten soiita göz­lerini gökyüzüne dikerek devamla/'Ey Allahını onlara ş$}t ol ve ben Şa.lllt olacağım" demesi şeklinde vuku bulur. Bunun üzerine, Ömer, ''Ey Allah'ın Rasülü, bu durum Allah'tan mıdır, Yt;>ksa Rasülündeiı nudir? diye sorar ve Muhammed de "Allah ve Rasülündendir. ·Ali, mü'nfuılerfu' komutanıdır, dindarlarm imamıdır. Kıyamet Gününde takvalarmm mşahlannı taşıyarak ·gelecek asil insanlarm li dendir. Allah onu Kıyamet· Günü 'nde· sıiat köprü­s üne. (Cehennem 'in üzerllıden Ceruı~t' e uzanaıi ve blltün insanlanıl'üzerin­den geçeceği köprü) oturtacak ve dostlannı (evliya) Cenriet'e, düŞmanlan-m da Cehennem'egönderecek" şeklinde cevap verir. 58

; ·. ;.

Muhammed'in pek çok salıabisi şikayetçi oldu ve onhti'dan ondört tanesi kendisini öldünnek içi suikast hazırl~ğuıı;ı. girişti.)3u kimseler O;nun vefatından sonra irtidat edenler arasındaydı. Onlar Mekke ile Medinı;: ara­smda bir yerde pusu kunnak üzere bir araya geldiler. Ne var ki, Muhammed geceleyin pusu mahalline yaklaştığında Cebrail · oıiıa~ ... sui­kastını haber verdi. Muhammed o kimselerin her birini isimleriyle çağ~dı ve neticede onlann hepsi korkularmdan kaçtılar. Daha sonra yernin ederek kendisine karşı bir süikast düzenlediklerini inkar ettiİer.59 ·

el-Kaşfuıi, hadisin en gelişmiş fonnunu sunmakta ve onun bu tak­dirninde, teoloji, İmamlar, takva ve palemiider bir arada yer alııiaktadır. İmanlannı koruyan ve din olarak İslam'ı kabul eden topluma Allah'ın bir lütfunu ilan· eden Kur'an'ın 5/3 'le ilgili olarak Gadir Humm olayını açık olarak rivayet etmektedir. Öncelikle el-Kaşfuıi ayetin ibare ibare tefsirini yapar: "Ey Rasül, Rabbinden sana vahyedileni tebliğ et"· (Yani Ali'yle ilgili olarak) ; "Eğer yapmazsan O'nun mesajınl tebliğ etmemiş olacakSın" (Yani Ali'nin otoritesi hakkında sanavahyedileni ihmal edersen ve üzerini örtersen, Rabbinin mesajlanndan birini tebliğ etmediğiıi' için cezaya müstehak olabilirsin) ; "Allah, seni insanlardan koruyacaktır" (yani Allah, onların sana herhangi bir düşmanlık dokundurabilmelerine. karşı koruya­caktır). Veda haccında Muhaınrrı,ed'le birlikte olanlarm ve ortdan dinin

• > • • • • • • ' • ~! ·.· ' ; .·: ı" .: : ; ~

58 Age., I, 173-174. 59 Bkz.Age.,I, 174-175.

441

Page 22: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

esaslartın . Öğrenenlerin sayıst 70.000 kişiydi'. Aynı sayıdaki kişi, salırada Musa'yla blri.kte olımişlaı-dl. Musa'nııi kavini, buiağıya tapmak suretiyle Allah'avetcilideri ahdibozmuŞlardı: Bunun gibi ·Muha.ınlfied'e inananlar da daha sonra Ali'ninotÖntesine dair Allah'a verdikleri alıeli bozdular. Şii takV~ı:'ılü}JÜvvet tarihinin devamlı olariık tektar ettiği nôsyonuna sahiptir. BUrtu da Mus'a ve kavmi ile Muhammed' ve insaniatı arasındaki kıyaS çok Iyi ispatl~. Daha soiıra' el-Kaşfull ve/ayet üzerinde Allah'la Mtıhanlmed aras#ıdakiuilm bir diyaloğu iıktannaktadır.60 Geri kalan kı­sım' iÇin ise biz metıü konuşturimikla yetilieceğiz. Hac' dan sonra Cebrail, MufuUnmed'e tekf~rgeldi ve'şüiılan söyledi: · · · · ·

' ,.,,)

"Allaİı.\saru,ı 'es~nlikıer· gÖ~deriy~r ·ve sana .vefatının yaklaştığını bildiriyQL .. Sahip. oldu~ bilgiyi, senden 9ncekl peygamberlerden n:ıiras aldığın iliınJeri, sandukayı, 61 ve senin sahibi olduğun önceki peygamberlere ait bütün ~lametleri vekilierine ve vansleriıle 11iikıet. B~ıiiın ıriahlukatıffi W;erlııdeki mutla1c!huccetim {hucce iı4iiga) A,I{b. Ebi Tatib'tir .. Onu in­sanlara bir fener gibi yükselt ve onun ahdini ve sadakatilıi yeniden ifade et. Onlara kendilerinden . aldığım . sadakat sözlerini ve kendi velileri ve tüm iıi~ e~kek ve kadililann velisi olan Beıiiın velim Ali b. Ebi T~Uib'in velayeti kortusuncla oıilan bağladığım Beniin Ahdirrıi hatırlat. Benim dini­ml ikinal etniooert ve Bellim dostlarufuıı ve layeti. kabul etmesi, Benim düşinaı:.Uarı•111ı-1 ·da • düşmanlıklar. beslernesi ·vasıtasıyla nimetimi tamamla­pıadiuı hiçbir ·peygamberin ruhunu· kabzetmem.···· Çünkü böylece Benim 'bitliğimiıi sanatınıh; Benirll dinihıin ve malıltıkatıma olaıı nimetimin mü­kemmelliği te2:ahiir·etmektedir. Benim ··kulum ve Peygamberimin vekili olan Benim Ve/im ... Ali'nin\ve!ayetiyle '"'bugün sizin için dininizi kemale erdirdim: (Maide 5/3) ... Ona .itaat Peygamberime itaattir. Her kiın (Ali'ye) i~tederse,J3ana itaat etmiş olur, ~er kim ~e <;>mı. isyan ederse, Bana isyan etmiş olur. Onu Kendimle malılukatım arasında. bir alarnet yaptım. Her

.kim onu kabul ederse, o :k.inıse inançlı bir. insan (mü 'mtn) ohır ye her kim onu P.ıkar eder~e imanı reddeden bir insan (kdfir) olur. Her kiniona.sada­kat noktasında ona benzerneye. çalışarak rekabet ederse o, ortak koşan bir

· insan (müşrik) oiur. Her kiiı:~, ()fiUll velayefıni kabul ederek Bf{iüa gelirse, Cennete gjrecektir ye her kim ~e omı düşmap.lık besleyerek, Bana gelirse, C h

. ıct• ,)(52 . . ' -e enneme gırec~ ır. . • . : '·. •. . .

60' :.· , ,.. ,.. 'A. ~-· ·: . : ... ·' . ' ,,. : · .. . . . . . · el-Kaşanı, s. 13.2. . ... · . . 61 .. · "' ,. . \, . . : ' · . ., .. '. . . ·. . . . . .. .. . Şu geleneğine göre MUhammed on emrin yazılı olduğu tabietler sanrlukasım Mu-sa'dan miras almış ve otoritelerinin alarnetleri olarak bu sandukayı, özel zırhı ve kılıcıyla birlikte İmaınlara miras bırakmıştır. Bkz. el-Kulini, I, 233, aynca 232-238.

62el-Kaşam, ss. 132-3.

442

Page 23: ONDOKUZ MAYIS ÜNiVERSiTESi iLAHiYAT fAIÜL lESi ...isamveri.org/pdfdrg/D00095/1998_10/1998_10_UNVERM_BOLATA.pdfINilllKIZ MAYIS ONiVEIIiTEii iLAHiYAT fAliLIEli IEI~ili. Sayı : 10

5. SONUÇLAR

Biz bu çalışmada Şii tefsirin sürekli ve sonu-açık bir sürece sahip olduğunu ve onun toplumun sosyal, politik ve dini yaşantısında karşılaşı­lan müşahhas durumlarla şekillendiğini ve bestendiğini ortaya koyduk. Şii tefsirin yeni ve önemli bir kısmı, İran İslam devrimi sürecinde oluşmakta­dır. Bu durumun devrim ve ideolojisinin mührünü üzerinde taşıyarak orta­ya çıkmış çeşitli yeni tefsir çalışmalarında görülınesi mümkündür. Bu çalışmalardaki vurgu, İmamlar ve ölümden sonraki hayat üzerine değil; aksine yirminci yüzyılın sosyo-politik ve ekonomik gerçekleri üzerine ya­pılınaktadır. Ama yine de İran'daki İslam devrimi hala kuvvetli bir şekilde Şii takvası, ölüm sonrası hayat ve kurtancı beklentisi motifleriyle kökleş­miş durumdadır. Bu yüzden Şii tefsirin gerçekte bütün Şii tarihinin nihai ve gerçek sonucu, -Şiller adına oldukça gerçek bir yaklaşımla ifade edile­cek olursa- tefsirlerin yazılınasında değil, dönüşü için günlük olarak dua ettikleri gaib İmaının ortaya çıkmasında yatmaktadır.

443